tarihinde yayınlandı

Makro ve Mikro Ekonomi

Ekonomi Nedir?

Ekonomi: Bilim olarak, sınırlanmış kaynaklar karşısında insanların ihtiyaçlarının sınırsız olması sebebiyle, kainatta farklı çeşitlerde sorulara cevap bulmaya çalışan bir bilim şeklinde hayat bulmuş ve buna bağlı olarak gelişim yaşamıştır. Ekonomi Bilim Dalı, bu yöndeki gelişimi ile kısıtlı kaynaklardan “ne tür” malların kimler için hangi miktarlarda üretimine gidileceği ve kimlerce tüketileceği sorusuna ve fiyat teriminin oluşum mekanizmasını kavramaya çabalayan bilim dalı olarak bilinir. Ekonomi birçok surunun cevabını makro ve mikro ekonomi dallarının altında aramaktadır.

Mikro ekonomi dalında; tüketici  ve firma iktisadi davranışları, gereksinim(ihtiyaç), fayda, değer ve fiyat kavramlarının tanımlarını gerçekleştirmekle beraber, piyasa çeştlerini, piyasanın mekanizma işleyişini ve çeşitli piyasa şartlarında firma terazi dengesini de incelemektedir.

Makro Ekonomi; iktisat konsunda ülkenin ekonomisini ve Dünya’daki tüm ekonomileri ilgilendiren daha büyük (makro) konulara çözüm aramaktadır. İş konusundaki istihamlar, büyümedeki durum, enflasyonist durum, kamusal denge, dışarıyla yapılan ticaretler gibi konular makro iktisadı ilgilendirir. İlkel dönemin yaşantı biçimi çerçevesindeki günlük hayatlarında kendi ihtiyaçlarını karşılamak için trampa ekonomisi olarak adlandırılan, bir malı başka bir mal ile değiştirme yoluna gitmişlerdir. Bu sebep ile insanların iktisat ile tanışmalarında büyük rol alan kavramları şu şekilde sıralayabiliriz:  Değer, Fiyat kavramları, Gereksinim (İhtiyaç), Fayda.

Ekonomi Ders Notları    2.Ders

1.Ders İçin Tıklayın…   (Devalüasyon ve RevalüasyonEnflasyon ve Deflasyon)

tarihinde yayınlandı

Devalüasyon ve Revalüasyon – Enflasyon ve Deflasyon Nedir

Ekonomi Temel Kavramlar (Ders Notları)

ekonomiEnflasyon ve Deflasyon: Ulusal bir ekonomi içerisinde, fiyatların genel olarak düzeyinin yada seviyesinin tertipli ve devamlı bir şekilde büyümesi veya yükselmesi süreci enflasyon olarak adlandırılır. Enflasyon, Latin dilinde Inflatio (kabarmak) kelimesinin kökünden türemiştir.

Hizmet yada Mal alımının fiyat olarak karşılığını ifade eden fiyatların genel düzeyindeki, aşamalı ve devamlı küçülme veya inişe ise deflasyon denilmektedir. Örnek olarak devletlerin deflasyon oranlarını araştırabilirsiniz. Bu sayede kafanızda daha iyi şekillenmiş olacaktır. Herhangi bir Ulus ekonomisinin Deflasyona yada Enflasyona karşı ne kadar direnç  gösterebildiğini, hesaplanan fiyat indeksleri ile belirlenir. Bizim Ülkemizde Tüketici Fiyat İndeksi (TÜFE) ve Toptan Eşya Fiyat İndeksi (TEFE) tabloları kullanılarak analiz edilir.
Devalüasyon ve Revalüasyon:  Bir Ulus’un para biriminin Ülke sınırları dahilinde enflasyon sonucunda değer kaybetmesi ile, Ulusun parasal biriminin  değer olarak yabancı para birimleri karşısında para biriminin yeniden değerlenmesi ve bu sebeple ulusun o ulusun kullandığı para birimi üzerinden döviz kurlarının yükselerek değere tabi olması aşamasına devalüasyon adı  verilir. Ulus’un kullandığı para birimi değerlendiğinde, aynı zamanda yabancı paraların döviz kuru üzerinden değer kaybetmesi sürecinide  revalüasyon olarak adlandırılır.

Devalüasyon ve revalüasyon, aslında bir ulusun para değerinin farklı ülkelerin para değerlerinin cinsinden değerinin dalgalanması o ülkelerin rekabet durumunu çok belirgin bir şekilde etkilemektedir. Ülkelerin  para birimleri, diğer ülkerin para birimleri karşısındaki değerleri Merkez Bankasının müdahale politikası ile korunmaktaysa reel bir kurdan bahsetmek güçtür. Merkez Bankasının  uygulamaya koyduğu değişik  döviz kuru politikalarınında bu manada sonuçları görülmektedir. Parasal birimin yabancı paralara yada altına çevrilmesine dayalı engeller  de bir başka engel daha teşkil etmektedir. Eğer para birimini, diğer paralara yada altına rahatça çevirebiliyorsan bu durum Konvertibilite  şeklini ifade eder.

Ekonomi ders notları… 1. DERS

tarihinde yayınlandı

Yaş Antlaşması – Yaş Antlaşmasının Maddeleri

yaş antlaşmasıYaş Antlaşması, 1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı‘na son veren oldukça önemli bir antlaşmadır.Osmanlı Devleti 1787 seferini Kırım’ı kurtarmak için İngiltere ve Prusya’nın teşvikiyle açmıştı. Fakat Avusturya’nın bir süre sonra Rusya’nın yanında savaşa katılması, Osmanlı İmparatorluğu’nu güç duruma soktu. Rusya cephesindeki savaşlarda yenilgiler oldu. İsveç’in Rusya’ya karşı savaşa girmesi ve Prusya’nın Osmanlı Devleti ile anlaşması Rusları barışa zorladı. Ancak Osmanlı Hükümeti Rusların istedikleri şartları kabul etmedi. Bir süre sonra sürekli yengilgiler Osmanlıları ateşkes istemek zorunda bıraktı (1791).

Görüşmeler sonunda 10 Ocak 1792’de Yaş Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre:

1- İki devlet arasında kuvvetli bir dostluk kurulacaktı.

2- Küçük Kaynaca Antlaşması (1774) ve Aynalıkavak (1779), Kırım ile taman’ın Rusya‘ya katılması ile, Kuban ırmağını sınır olarak kabul eden antlaşmalar (1784) yürürlükte kalacaktı.

3- Avrupa’da Turla (Dniester) sınır olacak, bununla Aksu (Bug)nehri arasındaki Özkırı bölgesi ve Özi Kalesi Ruslara bırakılacak.

4- Tuna’nın sağında kalan Bender,Akkerman, Kili,İsmail ve Rus işgalindeki diğer kaleler Osmanlı Devleti’ne geri verilecek.

5- İki devletin diğer sınırları savaştan önceki durumlarını koruyacak.

6- Rusya bu sınırlar içinde işgal ettiği bölgelerden çekilecek.

7-Buğdanlılardan isteyenlere mallarını satarak ülkeden ayrılması için 14 aylık bir süre tanınacak.

8- Osmanlı Devleti, Ahıska valilerine, Tiflis hanının topraklarına saldırıda bulunulmamasını emredecek ve Kuban Irmağı’nın sol tarafında yaşayan Rus uyruklu halka zarar verilememesini sağlayacak.

9- İki devlet arasındaki ticaret devam edecek.

10- Bütün esirler karşılıklı serbest bırakalcak.

tarihinde yayınlandı

Tanzimat Fermanı Nedir – Tanzimat Hareketleri Nelerdir

tanzimat fermanıTürkiye”de 1926″da “Miladi Takvim” kabul edilmiş, Rumî 1342 Ocak ayının 1. günü 1926 yılının 1. günü olmuştur.(3 Kasım 1839)
Tanzimat XIX. y.y.da Osmanlı Devleti”nde yapılan ıslahat için kullanılan bir tâbir olup, aynı zamanda bu ıslahatın yapıldığı devri ifade eder. Tanzimat Fermanı, Topkapı Sarayı”nın Gülhane bahçesinde okunup ilân edilmesinden dolayı diğer bir adı da Gülhane Hatt-ı Hümâyunu”dur.

Tanzimat hareketi farklı şekillerde tarif edilmiştir. Osmanlı Devleti”ne Avrupaî bir şekil verme isteği; Avrupa”yı memnun etme hareketi; Avrupa”dan kaynaklanan bir reform hareketi…Tanzimat kısaca Türkiye”de meşrutî bir idarenin kurulmasına, İslâm – Hıristiyan unsurların birbirine yaklaşmasına zemin hazırlayan bir kültür ve reform hareketi olarak tarif edilebilir.

Tanzimat“ı hazırlayan sebeblerin kaynaklarını Osmanlı Devleti”nin ıslahat tarihinde aramak lazımdır. Avrupa usullerini ilim ve tekniğini benimseyen yeni bir neslin yetişmesi ve yavaş yavaş devlet idaresi başına geçmesi ile ıslâhat hareketi yeni bir güç kazandı. Bu yeni neslin temsilcisi Mustafa Reşid Paşa”dır.

Reşid Paşa tarafından kaleme alınan Tanzimat Fermanı 3 Kasım 1839 Pazar günü yapılan büyük bir merasimle ilan olundu. Topkapı Sarayı Gülhane Köşkü önünde merasim için büyük hazırlıklar yapıldı. Bu törene, bütün saray erkanı ve devlet memurları, Rum, Ermeni patrikleri ve İstanbul”da bulunan yabancı devlet büyükelçileri ve konsolosları katıldılar. Osmanlı tarihinde yeni bir devir açan bu ferman, okunduğu yere nispeten Gülhane Hatt-ı Hümâyunu veya Tanzimat-ı Hayriye fermanı adını aldı.

Fermanın ilânı İstanbul”da bazı grupların memnuniyetsizliğine rağmen, geçici de olsa birkaç gün bayram havası yarattı. Avrupa”da da olumlu olarak karşılandı. Tanzimat Fermanın hükümleri özetle şöyledir:

1-Halkın can, ırz, namus ve mal güvenliği sağlanacaktır.

2-Bundan sonra herkesin kudretine göre vergi tayin olunacak, kimseden gücünden tazla vergi alınmayacaktır.

3-Şimdiden sonra her bölgeden usulü dairesinde ve belirli bir oranda asker alınacak; askerlik süresi dört veya beş yıl olarak sınırlandırılacaktır.

4-Bundan sonra suçluların davalarına herkese açık olarak bakılacak, hüküm verilmeden kimse hakkında gizli ve açık idam ve zehirleme cezası uygulanmayacaktır.

5-Halkımız Müslümanları ve diğer milletlerin (dini gruplar) bu müsaadelerden yararlanmaları için bütün yurt halkına tarafımızdan garanti verilmiştir.

6-Şeriata uygun olan bu kanunlar, ancak din, devlet, mülk ve milleti kalkındırmak için konulacaktır. Rüşvetin önüne geçilmesi için gerekli bütün kanuni tedbirler alınacaktır.

7- Açıklanan bu hususlar İmparatorluk halkına ilân edilerek duyurulacağı gibi,dost devletlerin İstanbul”daki elçilerine de resmen bildirilecektir.

tarihinde yayınlandı

Kosova Meydan Savaşları – Kosova Meydan Savaşları Sonuçları

kosova savaşıKosova meydan savaşları Osmanlı Devleti’ne Balkan egemenliğini kazandıran savaşlardır.

I. Kosova Savaşı (20 Haziran 1389) :

I. Murat ‘ın Anadolu’da bulunmasından yararlanan Sırp-Boşnak ordusu Plojnik’te Türk ordusunu bozguna uğratmıştı. Bundan cesaretlenen Avrupalılar bir Haçlı seferi düzenlemeye karar verdiler. Böylece başta büyük devletler olmak üzere Macaristan ile Lehistan; Karamanlılar, Bosna krallığı, Sırbistan ve Kuzey Bulgaristan krallıkları, Eflak-Boğdan prenslikleri, Hırvatistan ve Hersek dukalıkları Haçlı seferinin askeri gücünü meydana getirdiler.

Veziriazam Çandarlızade Ali Paşa askeri güçlerin birini yok etmek üzere Bulgarlar üzerine yürüdü. Bulgar birliklerini yok etti ve Tuna’ya kadar Bulgar topraklarını Osmanlı Devleti’ne kattı.

Sultan Murat, oğulları Bayezit ve Yakup’u alarak, Rumeli’ye geçti. Sırbistan ile Arnavutluk arasındaki bölgede, Kosova‘da, iki ordu karşılaştı. Haçlıların saldırıya geçmesi ile Türk birlikleri geri çekildi. Şehzade Bayezit, karşı saldırıyla düşmanı Türk saflarından geri attı. 8 saat sonra Kosova, zaferi elde etmiş olan Osmanlıların egemenliğinde bulunuyordu. I. Murat zaferin sonunda, savaş alanını gezerken hileyle yanına sokulan Miloş adındaki bir Sırplı tarafından hançerlenerek şehit edildi.

II. Kosova Meydan Savaşı (17-19 Ekim 1448) : 

Varna’da yenilgisinin izlerini yok etmek isteyen Haçlılar, Osmanlılara karşı 6. Haçlı seferini düzenlediler. Savaşta II. Murat, oğlu şehzade Mehmet (Fatih)’le beraberdi. Savaş 3 gün, 3 gece sürdü. Düşman ordusu şiddetle karşı koydu. Ancak Türk topçu ateşi karşısında fazla tutunamadı ve üçüncü gece sona ermeden, düşman ordusunun tamamı yok edildi. Haçlılara kumandanlık eden Hunyadi Yanoş, güçlükle canını kurtarabildi. İkinci Kosova Savaşı Haçlıların Tuna’nın güneyinde Türklere karşı olan son sa-vaşlarıdır.Bundan sonra Türkler, düşmanın Tuna’yı geçmesine izin vermediler.

tarihinde yayınlandı

Karahanlı Dönemi – Karahanlılar Kimdir

karahanlılar840-1212 yılları arasında Doğu ve Batı Türkistan”a hakim olmuş İslam-Türk devletidir. Karahanlıların kökeni Karkuklara bağlanmaktadır. İlk Karahanlı hükümdarı Bilge Kül Kadir Han“dır.

Bilge Kül Kadir Han, Samaniler ile savaşmak zorunda kaldı. Oğullarından Bazır Arslan Han büyük kağan sıfatıyla Balasagun“da (Kadir Han) Orta Kağan sıfatı ile Toraz”da yönetimi ele aldılar. Oğulçak Samanilefe yenilince merkezini Kaşgar”a aldı.

Samanilerin karışık bir devresinde Müslüman bir şehzade Oğulçak”ın yanına sığındı. Bu Müslüman şehzade Satuk Buğra Han”ın Müslüman olmasına ve devletin Batısında yetin yayılmasına neden oldu Buğra Han”ın oğlu Musa, Doğu kağanı Arslan Han”ı yendi ve devlet kolunu ortadan kaldırdı.Yerine oğlu Ebül Hasan Ali Ondan sonra oğlu Ahmet büyük kağan sıfatıyla tahta geçti (998) Se online casino slots ile ilgili meselelerin çözümünü kardeşi Nasr”a bıraktı. Gazneli Mahmuti Karahanlılar bir anlaşma yaptılar ve Amuderya sınır kabul edildi. Gazneli Mahmut”un Hindis da bulunmasına fırsat bilen Nasr rasan”a girdi. Ancak Belh Savaşı (1008) Mahmut”a yenildi. Bu ye Karahanlılarda iç karışıklığa neden oldu. Nasr ölünce (1013) yeniden kaşi Mansur (1013-1016) yerini aldı. Ahmet”in ölümünden sonra Yusuf Kadir Han büyük kağan olarak Mansur”u tanımadı.

Mansur”un yerine geçen Yusuf bin Han”ın büyük kağan unvanını aldı (1025-1032). Karahanlıların Doğu Batı olarak ayrılması Yusuf Kahan”ın devleti oğulları arasında 2 ayırmasıyla oldu.

Karahanlılarda Sanat :

Karahanlılar X ve Xl. yüz yılında Semerkant, Buhara, Tirmiz, ürgenç ve Merv gibi şehirlerde birçt mimari eser meydana getirmişlerdir. Karahânlılara ait en eski cami, şirkebir Camii”dir. En eski türbe Özbekistan”da bulunan Arapata Türbesi”dir. (978).
Türk mimarîsinde ilk kervansaraylar Karahânlılara ait olup en önemlileri Dayhatun Kervansaray“ı, Dağıstan Kervansarayı“dır.

tarihinde yayınlandı 2 Yorum

Karlofça Antlaşması (26 ocak 1699) – Karlofça Antlaşmasının Maddeleri

Karlofça AntlaşmasıKarlofça Antlaşması 1683-1699 yılları arasında Avusturya, Lehistan, Venedik ve Rusya ile yapılan savaşlara son veren antlaşmadır. Avusturya, Venedik ve Lehistan ile antlaşma 26 Ocak 1699’da Rusya ile ise 15 Temmuz 1700’de imzalandı.

Avusturya İle Yapılan Antlaşmanın Maddeleri  (20. madde) :

a)Temeşvar Eyaleti bütün sancakbeyleriyle beraber Osmanlılara kalıp, Erdel dahil olmak üzere Macaristan’ın diğer bölgeleri Avusturya’ya bırakılacaktı;

b) Tise ve Moroş Nehirlerinde iki taraf serbestçe nakliyet yapabilecektir;

c) Hırvatistan taraflarında her iki devlet ellerindeki yerleri koruyacaklardır;

d) Sava Nehri hudut kabul edilmiştir;

e) Antlaşma 25 yıl için geçerlidir. Ancak iki tarafın isteğiyle uzatılabilir.

Lehistan İle Yapılan Antlaşmanın Maddeleri :

1-Osmanlı Devleti Buçaş antlaşması ile Lehlilerden aldığı yerleri, yani Podolya eyaleti ve Kamaniçe ile Ukrayna’yı bırakıyordu. Buna karşılık
Lehliler, Buğdan‘dan Ukrayna Kazak hatmanlığına tayin edilip, Buğdan‘da oturmakta olan hatmanın görevine son veriyordu.
2-Osmanlı Devleti Kırım hanlarının Lehistan’a saldırmasını önleyeceği gibi Lehlilerin Kırım hanlarına her sene verdikleri vergiyi de kaldırıyordu.
3-Antlaşma 25 sene için geçerlidir.

Venedik İle Yapılan Antlaşma Maddeleri (16 madde)

a) Bu antlaşmaya göre; Korent şehri hariç olarak Mora yarımadasıyla Ayamavra adası ve yanındaki Küçük-ada ve Dalmaçya’da Knin, Sin, Gabela, Zadvarya, Vorgoraç, Velika, Çeklot, Nove, Risen (Risne) kaleleri Venediklilerde kalacaktır;

b-Osmanlı Devleti Preveze kalesini yıkacaktır;

c-Venediklilerin Zaklisa (Zanta) adasından dolayı verdikleri vergi kaldırılacaktır;

d-İnebahtı liman ve kalesi Osmanlılara geri verilecektir;

e-Antlaşma 25 sene için geçerlidir.

Rusya İle Yapılan Antlaşma Maddeleri : 

a-Azak kalesi ile etrafında ona bağlı kale ve hisarlar Ruslara bırakıldı;

b-Koban taraflarından Ruslara 10 saatlik bir yer bırakıldı;

c-Doğan (Togay), Gazi Kerman, Şahin Kerman, Nusret ve Kerman hisarları yıkılarak, o bölge Osmanlılara geri verildi.

d-Ruslar “Kapı Kethüdası” ismiyle İstanbul’da daimî bir küçük elçi bulunduracaklardı;

e-Antlaşma 25 sene için geçerli olacaktı.

Karlofça Antlaşması, tarihimizde Osmanlıların zararına olan ilk antlaşmadır. Ayrıca Osmanlılara karşı yapılan antlaşmaların da en ağırıdır.

tarihinde yayınlandı

Paris Antlaşması (30 MART 1856) – Paris Antlaşmasının Maddeleri

paris antlaşmasıFransa, ingiltere, Rusya, Sardunya, Osmanlı İmparatorluğu ve Kırım Savaşı‘na katılmamış olan Avusturya ve Prusya arasında imzalanan antlaşma Kırım Savaşı’na son vermiştir.Barış Kongresi Paris‘te 25 Şubat 1856’da toplandı ve 34 maddelik barış antlaşması 30 Mart 1856’da imzalandı.

Paris Antlaşmasının temel hükümleri şu şekildedir ;

  1. Taraflar savaş sırasında işgal etmiş oldukları bütün toprakları birbirlerine iade ediyorlardı.
  2. Osmanlı İmparatorluğu, Avrupa devletleri topluluğuna dahil oluyor ve toprak bütünlüğü ve bağımsızlığı Avrupa devletlerinin ortak garantisi altına alınıyordu (Mad. 7).
  3. Osmanlı padişahının 28 Şubat 1856’da ilan etmiş olduğu Islahat Fermanı devletlere tebliğ ediliyor ve devletler bunu kabul ediyorlardı. Bu ferman, devletlerin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmak hakkını vermeyecekti. (Mad. 9).
  4. Boğazların kapalılığına dair 1841 Boğazlar Sözleşmesi aynen devam edecektir.
  5. Karadeniz tarafsız hale getirilecek ve askerlikten arındırılacaktı. Karadeniz’de hiçbir devletin donanması bulunamayacağı gibi, tersanelerde yıkılacaktı.
  6. Tuna’da ulaşım serbest bir hale geliyordu.
  7. Besarabya‘nın bir kısmı Boğdan‘a ekleniyordu (Mad. 20).
  8. Eflak ve Boğdan muhtariyet kazanıyordu.
  9. Sırbistan’ın Osmanlı Devleti’nden almış olduğu hak ve yetkiler devletlerin ortak garantisi altına alınıyordu.
tarihinde yayınlandı

Patrona Halil İsyanı – Patrona Halil İsyanı Neden Çıkmıştır

patrona halil isyanı28 Eylül 1730’da İstanbul’da Ahmet ve Sadrazam Nevşehirli Daı İbrahim paşa ile yakınlarını iktidarı uzaklaştıran isyan hareketidir. İsyan Patrona Halil adlı bir asinin başka ğında yapıldığı için bu adla anılmıştır.

III. Ahmet Osmanlı maliyesine düzen vermek amacıyla devlet maraflarını kıstı, askerin ve memurla maaşlarını azalttı, vergileri çoğalttı
Ancak toplanan vergilerin, padişah ve sadrazam Nevşehirli İbrahim paşa’nın israfına, yeni köşk ve saraylar yapımına harcanması halkı ve askerleri memnun etmedi.Nevşehirli İbrahim Paşa’nın İran savaşlarında III. Ahmet’in ordunu başında olmasını istemesi, padişahı son anda sefere gitmekten vazgeçmesi, sadrazama ve padişaha karşı olan lara bir fırsat verdi.

Patrona Halil, Muslu Beşe, Emi Ali, Ali Usta gibi arkadaşlarıyla halk ayaklandırdılar. Ağa kapısında ve di ğer hapishanelerde bulunan mahkumları serbest bıraktılar. Bu arada cebeciler de patrona’ya katıldılar, isyancılar, sadrazamı, damatlarını, kaptan-ı deryayı, İstanbul kaymakamı Kaynak Mustafa paşa‘yı, sadaret kethüdası Mehmet Paşa‘yı ve şeyhülislam Abdullah Efendi‘yi istemediklerini bildirdiler.

III. Ahmet bu durum karşısında asilerin istedikleri bu kişileri görevlerinden aldı. Ancak asiler bu kişilerin kendilerine teslim edilmelerini istediler. Asilerin bu isteklerini de yerine getiren III.Ahmet, ibrahim Paşa ve iki damadını boğdurttu ve cesetlerini asilere teslim etti. Şeyhülislâm Abdullah Efendi de görevinden alınarak Bozcaada’ya sürüldü. Asiler bu sefer de padişah da III. Ahmet’i tahttan indirmek için olay çıkarttılar. İbrahim Paşa’nın cesedini “bu İbrahim Paşa değildir, padişah bizi aldattı” diyerek Babıhümayun’un önüne bıraktılar.

Tahtta daha fazla kalamayacağını anlayan III. Ahmet, tahtı yeğeni I. Mahmut’a bıraktı (2 Ekim 1730).Asiler önemli memuriyetlere güvendikleri kimseleri getirdiler. Ancak kendileri için hiçbir memuriyet istemediler. Asiler bundan sonra Lale Devri’nde Kağıthane’de, Alibeyköyü ve Karağaç’ta yapılmış olan birçok yalı ve köşkleri yaktılar. Patrano Halil ve arkadaşları bir süre sonra öldürüldüler.

tarihinde yayınlandı

Para Nedir – Paranın Tarihi Ve Çeşitleri

Tarihteki ilk paraHer devletin kendi adına tedavüle çıkarmış olduğu, üzerinde itibari değeri yazılı kağıt veya madenden yapılmış ödeme aracına verilen addır. Para, çok eski tarhhlerde bile ilkel kabilelerde kullanıldı. İnsanlar, ürettikleri mal ve hizmetleri değerlendirmek amacıyla bir ölçüye ihtiyaç duymuşlardı; Para, bu ilkel ihtiyacın sonucu bulunmuş ve hemen hemen her devirde kullanılmıştır.

Paranın Tarihi :

Para, insan icadı olan sun’i bir araçtır. İhtiyaçtan doğmuştur. İlk çağlarda, tapınaklara ellerindeki malları korumak amacıyla emanet edenler veya tanrılara şükran borcu olarak bazı şeyleri bağışlayanlar çoktu. Rahipler de, gerektiği zaman, bu malları, aynı borç olarak ihtiyaç sahiplerine verirdi. Borç alanlar ise süresi gelince, borcunu faiziyle birlikte tapınağa öderdi.

Kredi muamelelerinin ilk geliştiği bölge Mezopotamya’dır. M.O. 3200 yıllarında Uruk’taki Kızıl tapınağın bu tarz aynı muameleleri geliştirdiği, yapılan kazılardan öğrenilmiştir. Değerleri ölçen, ortak araç olan paranın önce nerede basıldığı kesin olarak bilinmiyor. Bazı bilginler ilk paranın, Çin veya Anadolu’da basıldığı kanaatindedir.

1924 yılında Hintli bilgin R.D. Barneji, aşağı İndus kıyılarında Mohenjodar kazıları sırasında bir şehir harabesine rastlamış ve insanların M.ö. 2900 yıllarında para basarak mübadelede kullandıklarını ortaya koymuştur. Asûr hükümdarlarından Sennasherip’in M.Ö. 700 yıllarında gümüş sikke bastırdığı bilinir. Bazı tarihçiler bu sikkeleri, ilk basılan para sayarlar. Çin’de madeni para, M.Ö.V.yy.’da basıldı.Anadolu’da ilk paralar ise M.ö. VII. yy.’da basılmıştır

Paranın Çeşitleri : 

Para denen mübadele aracının bulunup yaygınlaşmasından sonra, ticarî hayat birden canlandı ve gelişti. Bankaların kurulup gelişmesiyle de ekonomik hayatı canlanmış ve kredi muameleleri kolaylaşmıştır. Paranın çeşitleri şunlardır:

1-Madeni paralar,

2-Temsili para veya banknot,

3-Kâğıt para veya kaaime,

4-Ufak paralar (bunlar bozukluk da denir),

5-Çevrilebilir (Convertible) paralar: İstenildiği zaman kıymetli madenle özellikle son zamanlarda, dövizle değiştirilen para türüdür.