tarihinde yayınlandı

Depresyon ve Tedavisi – Psikonevroz Nedir

Depresyon        Üzücü bir olaydan sonra bir kimsenin içine kapanması ve kedere boğulmasıdır. Depresyonlu hasta ha­yattan zevk almaz, canı yemek yemek konuşmak, eğlenmek, istemez. Ha­yatı anlamsız ve yaşamağa değmez bulur. Birçokları aşırı derecede endişelidir. Her şeyden kuşkulanırlar. Ken­dilerinde türlü hastalıklar hayal eder ve hiçbir zaman iyileşemeyeceklerine inanırlar. Bazıları da kendisinin gü­nahkar olduğu kanısındadır. Çektiği acılara layık olduğunu ve bu hastalığın kendisine ceza olarak gönderil­diğini söyler. Uyku kaybı sık görülür. Depresyonlarda en büyük tehli­ke hastanın intihar etmesidir. Her ne kadar intihar etmekten bahseden bir kimsenin bunu yapmayacağı söy­lenirse de bu yanlıştır. İntihar fikri olan her hasta gece gündüz dikkat­le gözlenmeli ve intihar aracı olabi­lecek şeyler ortadan kaldırılmalıdır. Depresyon tedavisinde elektrik şok tedavisi etkilidir. Ayrıca depresyonu önleyen ilaçlar da mevcuttur

 

Psikonevroz :

Psikonevroz rahatsızlığına halk arasında kısaca nevroz denilmektedir. Günümüzde oldukça sık olarak karşılaşılan nevroz rahatsızlığı genellikle orta yaşlardaki bayanların maruz kaldığı bir rahatsızlık türüdür. Bu hastalıkların özelliği kişinin akıl, zeka, yargı, duyu, hafıza gibi düşünme, çalışma ve yaşaması için gerekli yeteneklerine, dokunmadıkları halde o kimsede kuruntu, korku, keder, üzüntü, evham gibi ruhsal şikayet ve bozukluklara yol açmalarıdır.

Çeşitli şekilleri vardır:

Anksiyete: Kuruntu, korku, çarpıntı, terleme, baygınlık, evham başlıca belirtileridir. Nevroz rahatsızlığının tedavisinde ise psikiyatr ve ilaç desteği alınması gerekmektedir. Nevroz ile başlayan rahatsızlıklar tedavi edilmediği takdirde daha büyük hastalıklara yol açmaktadır. Bu yüzden hastalık ilerlemeden öngörülen şikayetlerin ardından derhal uzmana başvurmak gerekmektedir.

tarihinde yayınlandı

Dişinizdeki çürük çocuğunuza bulaşmasın!

Dişinizdeki çürük çocuğunuza bulaşmasın!

Dişinizdeki Çürük     1 ile 2,5 yaş arasındaki çocukların ağız ve diş sağlığından ebeveynler sorumlu.

Diş Hekimi Protez Uzmanı Çağdaş Kışlaoğlu, bebek doğduğunda ağız ortamı çürük yapıcı bakteri içermediği için diş çürüğünün, anne ve babadan çocuğa bulaşabilen bir hastalık olduğuna dikkat çekiyor.

Diş çürüğünün çocuğa bulaşmaması için ebeveynin bebeğini beslerken kasık, emzik, biberon gibi aradan kendi ağzıyla temasta bulundurmadan kullanması gerekiyor. Aksi halde organizmalar bebeğe aktarılıyor.

Ayrıca bebeklerin beslenmesi sırasında ballı emzik ve şeker içerikli sıvı gıdalar içeren biberon kullanmak da ‘biberon çürüğü‘ olarak adlandırılan üst ön kesici dişlerde çürüklerin oluşmasına yol açabiliyor.

Üç yaşından sonra bu risk azalıyor. Bebeklerin altı ayda bir diş kontrolüne götürülmeleri diş sağlığı için büyük önem taşıyor.

tarihinde yayınlandı

B12’ye Dikkat (B12 Vitamini)

Gençler Bl2’ye dikkat!
b12-vitamini   Ufuk Üniversitesi’nde bilişsel bozuklukların tespitine yönelik yapılan araştırma, gençlerdeki konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık, halsizlik, uyuma isteği gibi şikayetlerin B12 vitamini eksikliğinden kaynaklandığını ortaya koydu. Vücuttaki B12 eksikligini gidermek için düzenli olarak süt ürünleri, balık, kırmızı et ve yumurta tüketilmesi gerekiyor.

tarihinde yayınlandı

Doğum fobisiyle baş edilebilir

Doğum fobisiyle baş edilebilir

Gebelik Fobisi     Hamile kadınlar bekledikleri minik misafirin özlem ve mutluluğunu tatlı bir telaşla yaşıyor. Fakat bazıları, doğuma kadar olan bu zaman dilimini ‘tokofobi’yle geçiriyor. Yunanca ‘doğum korkusu‘ anlamına gelen tokofobinin belirtileri arasında doğum yapma, doğum esnasında yaşanacak acılar ve sağlık problemlerinden yoğun bir şekilde korkmak yer alıyor.

Hatta pek çok kadın tokofobi yüzünden gebeliğini erteliyor. Yapılan araştırmalara göre kadınlar, bebekleri ya da kendilerinin sağlığına bir şey olacağından, doğumda ölmekten, bebeği kaybetmekten, sağlık ekibinin yarılış ya da eksik çalışmasından korkuyor. Bu korkunun altında ise kişilik yapısı, kaygı düzeyi, çevresel faktörler ve deneyim gibi etkenler yatıyor.

Zira küçük yaştan itibaren arıne, akraba, komşu ve arkadaşların anlattığı korkunç doğum hikayeleri pek çok kadını doğumdan korkar hale getiriyor. Uzman Klinik Psikolog Göksu Telmac, gebelik düşünen kadınlara bu süreci güvendikleri bir kadın doğum uzmanı ile yürütmelerini tavsiye ediyor. Korkunç doğum hikayelerinden ise uzak durmalarını istiyor.

e.kaya@zaman.com.tr

tarihinde yayınlandı

Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntılar – Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntının Nedenleri

Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntılar – Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntının Nedenleri

Kadınlarda Fizyolojik AkıntıKadınların kadın doğum uzmanlarına başvurma sebeplerinden en yaygın olanı vajinal akıntılardır. Evli veya bekar olan kadınlarımızın hiç olmasa yılda bir veya iki kez karşılaştıkları yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen akıntıların sebepleri epeyce fazladır. Özellikle genç kızlarda ergenlik dönemlerinde görülen ve daha çok menopoz dönemine girmiş olan kadınlarda görülen akıntılar doğal (fizyolojik), iltihapsız akıntı olarak adlandırılır. Herhangi bir sebebe bağlı olan ve enfeksiyon sonucu ortaya çıkan akıntılar fizyolojik olmayan akıntılardır.

 FİZYOLOJİK(DOĞAL) AKINTILAR

Fizyolojik akıntılar, hiçbir nedene bağlı olmadan kendiliğinden meydana gelen doğal akıntılardır. Bu akıntılar genellikle kokusuz ve şeffaftır.Çoğu zaman cinsel ilişki sırasında yanma ve kaşınma ve ağrı gibi sorunlar oluşturmaz. Yalnızca bu akıntıların olumsuz bir yönü diyebileceğimiz devamlılık süresinin 1-2 yıl gibi uzun bir süreyi kapsamasıdır.

Bazı zamanlarda bu akıntıların durumu biraz değişebilir. Özellikle kadınların yumurtlama dönemlerinde biraz daha şiddetli olabilir ve daha da sıvılaşabilir. Hatta çoğu zaman kadınlar iç çamaşırlarının aşırı ıslaklığından endişeli ve şikayetçidir. Kadınların yumurtlama dönemlerinde bu sıvının değişik bir hal alması bu bölgeden spermin rahatlıkla geçip yumurtaya ulaşımını sağlaması içindir.

Adet dönemine giren kadınlarımızın vajinasında koku hissedilebilir ve bugüne kadar gelen akıntının rengi biraz da olsa koyulaşabilir. Bunun nedeni ise; adet görmeye sebep olan hormonların yarattığı etkidir.

Bu tür akıntılarda eğer zaman içerisinde gözle görülür bir artış olursa, yapısında değişiklik meydana gelirse ve enfeksiyondan şüpheleniliyorsa eğer vajinal bir muayene gerekebilir. O zaman hiç beklemeden bir doktora başvurulmalıdır.

tarihinde yayınlandı

Bademcik İltihabı – Bademcik İltihabının Belirtileri

Bademcik İltihabıBademcik İltihabının Belirtileri

Bademcik İltihabı       Bademciklerimiz dilimizin arka tarafında boğazımızın her iki tarafında bulunan bağışıklık sistemimizin düzenli işlemesinde rol oynayan organlarımızdır. Vücudumuza dışarıdan gelen ve vücudumuza bir şekilde yerleşen bakteri ve mikropları tutarak onlarla savaşmaya yardımcı olan lenfosit hücrelerini üretirler.

Lenfositler direk kendileri mikropların ölmesinde yardımcı ya da yardımcı olabilecek maddeler üretirler. Vücudumuza yerleşen birçok virüs ve bakteriler, bazen bademciler ne kadar savaşsa da buna rağmen bu mikroplar tamamen yok olmaz ve çoğalıp iltihaplanmaya yol açarlar.

Bademciklerde büyümeye,  bazı durumlarda bademcikler üzerinde iltihap birikmesine sebebiyet verirler. İşte bu duruma bademcik iltihabı denir.  Özellikle çocuklarda sık sık görülen bademcik iltihaplanması en çok 5 ile 15 yaş arası çocuklarda ve ilkbahar ve kış mevsimlerinde görülür. 2 yaşından küçük çocuklarda ve 50 yaşından büyük yetişkinlerde  bademcik iltihabına rastlanmaz. Bu iltihaplanma burun akması,tükürük ve boğazdan gelen vücut sıvılarıyla, yakın temas yoluyla, solunumla hava yoluyla geçen damlalar yoluyla kişiden kişiye bulaşabilir.

Bademcik iltihabının belirtileri şunlardır:

* Bademciklerin büyümesi şişmesi ve sarımsı iltihap oluşması,
* Boğaz ağrısı,
* Baş ağrısı,
* Kulak ağrısı,
* Yutkunmada zorluk ve ağrı,
* İştahsızlık,
* Ateş, üşüme ve titreme
* Halsizlik,
* Boyundaki lenf bezlerinde ağrı,
* Kötü ağız kokusu başlıca belirtilerdir.

Bademcik iltihabında şiddet mikrobun kuvvetine ve kişinin direncine bağlı olarak değişiklik gösterir.

Çocuklarda ise ayrıca:

  • Kusma ve mide bulantısı,
  • Karın ağrısı da görülebilir.
tarihinde yayınlandı

Çığ – Sel ve Su Taşkınları

ÇIĞ
Çığ Nedir: Eğimin ve kar yağışlarının fazla olduğu yerlerde görülen doğa olayıdır. Bu nedenle Türkiye’de en fazla Doğu Anadolu Bölgesi’nde gerçekleşir. Ayrıca Doğu Karadeniz Bölümü’nde de Çığ olayları görülür. Bir doğa olayı olan çığın meydana gelmesinde beşeri faktörlerin de payı vardır. Bunların başında kar örtüsünü harekete geçirecek titreşimiere neden olmak gelir.

Çığ doğa olayının sonucunda can ve mal kayıpları meydana gelir. Çığın verdiği zararları en aza indirmek; kar köprüleri, tünelleri ve çitieri oluşturmak, erken uyarı sistemleri ve gözlem ekipleri kurmak gibi önlemlerin alınmasıyla mümkündür.

SEL VE SU TAŞKINLARI
Sağanak yağışın görüldüğü ve bitki örtüsünün fakir olduğu yerlerde Sel ve Su Taşkınları fazladır. Bu nedenle selolayları daha çok iç Anadolu Bölgesi’nde görülür. Su taşkınları akarsuyun yatağından taşmasıyla oluşur. Meriç, Ergene, Susurluk, Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz ve Bakırçay gibi ırmaklarda yağışların fazla olduğu dönemlerde su taşkınlarına yol açar.  Türkiye’de depremden sonra en çok can ve mal kayıplarına neden olan doğa olayı sel ve su taşkınlarıdır. Sel ve su taşkınlarının meydana gelmesinde beşeri faktörler de etkilidir.

Sel ve Su Taşkınlar

Bunlar:
• Dere yataklarını doldurma ve yerleşmeye açma,
• Ormanıarın tahribi
• Çarpık kentleşme
• Hatalı su kullanımıdır.

tarihinde yayınlandı 1 Yorum

2013 Saç Modelleri

Her geçen gün biraz daha ayatımıza giren moda şimdilerde çok çeşitli şekillerde hayatımıza girmekle kalmıyor bizi iyiden iyiye etkiliyor. Yaz Modası Kış Modası derken buyrun şimdide Saç Modası çıktı 🙂 2013 Saç Modelleri çok ilginç ve dikkat çekici. Bende varım demek için tam ideal…. 2013 Saç Kesim Modelleri

2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri2013 Saç Modelleri

tarihinde yayınlandı 2 Yorum

Deprem ve Fay Hatları

Deprem Nedir?

Yerin derinliklerinde meydana gelen ani titreşim hareketlerine deprem denir. Türkiye oluşum bakımından genç bir ülke olduğu için bir deprem ülkesidir. Türkiye’de başlıca deprem bölgeleri; Kuzey Anadolu, Batı Anadolu ve Güney Anadolu fay hattı olarak üçe ayrılır.

Deprem ve Fay Hatları

1. Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF)
Saroz Körfezi’nden başlayarak Marmara Denizi’ne, oradan İzmit Körfezi’ne daha sonra Kuzey Anadolu Dağları’nın güneyinden geçerek Van Gölü’nün kuzeyine kadar uzanan Türkiye’nin en uzun tay hattıdır.

Deprem ve Fay Hatları

Bilgi: Avrasya ile Arabistan kalkanlarının birbirine yaklaşması, Doğu Anadolu’nun adeta bir kağıt gibi buruşup yükselmesine ve Kuzey Anadolu fay hattının oluşmasına neden olmuştur.

2. Batı Anadolu Fay Hattı (BAF)
Ege Bölgesi’ndeki sert tortul tabakaların kırılmasıyla oluşan horst ve grabenlerin olduğu sahadır. Güney Marmara’yı da kapsar.

3. ney Anadolu Fay Hattı (GAF)
Hatay’daki Amik Ovası’ndan başlayarak Güneydoğu Anadolu’nun kuzeyinden geçip Van Gölü’nün güneyine kadar uzanan fay hattıdır.

Bilgi: Batı Anadolu Fay Hattı (BAF), Kuzey Anadolu Fay Hattı (KAF), Güney Anadolu Fay Hattı (GAF) alanları birinci derece deprem bölgeleridir.

Deprem ve Fay Hatları
Türkiye’de Deprem Riski Az Olan Yerler:
• iç Anadolu Bölgesi’nde Konya, Karaman çevresi
• Akdeniz Bölgesi’nde; Taşeli Platosu ve çevresi
• Güneydoğu Anadolu’da; Mardin-Midyat çevresi
• Marmara Bölgesi’ndeki Ergene Havzası
• Karadeniz Bölgesi’nin kıyı kesimleri ve Yıldız Dağları bölümleridir.

Depremin Verdiği Zararları En Aza indirmek için Neler Yapılmalıdır?
• Yerleşim yerlerini sert yapılı arazilere kurmak
• inşaatlarda depreme dayanıklı malzeme kullanmak
• Arama kurtarma ekipleri oluşturmak
• imar yasalarıyla kat sayısına sınır getirmek
• Halkı bilinçlendirmek
Fay hatları ve çevresini yerleşime açmamak, başlıca önlemlerdir.

Deprem ve Fay HatlarıDeprem ve Fay HatlarıDeprem ve Fay Hatları