denetim – Sayfa 55

Mart 13, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Etkili Blog Yazarlığı

Etkili Blog Yazmak İçin Altın Kurallar

Blog sitelerinde yazmak günümüzde oldukça uygun bir iş haline geldi. Bu işte para kazananlar bile var. Hatta sayıları çok fazla ve gün geçtikçede artıyor. Bloglarda yazı yazmanın ve en önemlisi bu yazı ile ziyaretçileri sitede tutmanın bazı kuralları vardır.

KURALLAR

Yazının Özgün Olması;

Bu kural çok önemli olup bloglarımız için hayati önem taşımaktadır. Bloğunuzda yayınlayacağınız makale ne kadar özgün (bir yerden alıntı yapmaksızın) olursa arama motorları için o derece önemli olursunuz ve arama sonuçlarında üst sıralara taşınırsınız.

Blog Ziyaretçilerine Yararlı Olması;

Sayfanıza giren bir ziyaretçi daha ilk anda ‘yararsız bir sitedeyim’ hissine kapılmamalı. Dolaysıyla ziyaretçilerinizin işine yarayacak, onların aradığı şeyleri ilk önce karşılarına çıkartmalısınız. Kişi siteye ilk girdiği nda karşısına reklam çıkarsa ‘öcü’ görmüş gibi geri kaçar. Sizde ‘google analiz’ hesabınızdan ayrıntılara baktığınız zaman sayfada geçirilen ortalama süreyi ’00:00:00’ olarak görürsünüz

Konuların Seçimi ve Güncelleme;

Konularınızın seçimi blogunuzun ‘title’ yani sitenizin ana başlığına uygun olmalı. Oluşturduğunuz bir webmaster blogunda magazine paylaşmak pek doğru olmaz. Bir webmaster sitesinde güncel magazin haberlerine de yer verebilirsin aslında, bu sayede siten güncel tutulmuş olur. Ama bunu webmaster konularını aşacak şekilde yapmak doğru olmaz. Bir konuyu bütün olarak yayınlamak yerine bölümleyerek yayınlamak iyi olur. Ziyaretçiler ilgilerini çeken yazının birinci bölümünü inceledikten sonra ikinci bölüm için tekrar sana döneceklerdir.

Sayfa ve yazının çekiciliği;

Web sitenizde sadece yazının bulunması insanları sıkabilir, dolasıyla uykuları gelebilir yada farklı mekanlara kaçmak isteyebilirler bunları önlemek için sayfanızda multimedyalara da yer vermelisiniz. Örnek olması açısından kendinizden yola çıkarak düşünün, sadece yazılardan oluşan bir makalemi daha ilginizi çeker yoksa resim ve videolarla hazırlanmış bir makale mi? Cevabını vermeme gerek yok… Bununla beraber blogunuzun tasarımına ve kategori seçimine de önem göstermelisiniz. insanların bir konuyu yanlış kategorinin altında araması onları hayal kırıklığına götürebilir. Yayınlayacağınız bir makale için doğu kategoriyi seçin.

Bir makalede:
1- Etiketlerin mutlaka girilmesi lazım.
2- makalenin en üstünde ikinci bir başlık mutlaka olsun. konu başlığıyla aynı olmasın.
3- Yüklediğin görseli öne çıkarılmış olarakta ayarla
4- Resim alternatif metni mutlaka girilsin. çünkü google resimleri o şekilde buluyor.
5- Yazının içinde önemli olarak görülen bir paragraf renklendirilsin.
6- İndir ve Demo linkleri resimle bağlantı kurulsun. (göze hitab etmesi açısından)
7- paragraf başlarını biraz içerden başlayalım.

# Eğer yazıları siz kendi özgünlüğünüzle yazarsanız bu işte çok kısa zamanda ilerlersiniz. Unutmayın Blog kurmak ve yönetmek sabır ister.

Saygılarımla…

Mart 13, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim — 2 Yorum

WordPress Kişisel Blog Teması-Bir Hayal Alemi

Bir Hayal Alemi

WordPress hemen hemen artık bütün internet kullanıcılarının kullandığı bir hazır sistem olduğundan dolayı bizlere ve sizlere geniş kaynaklar ve bilgiler sunuyor.İşte bu nedenle WordPress dünyada en çok tercih edilen ve en çok sevilen bir bilgi kaynağı olma özelliğini kazanmaya başladı.

Kullanıcıların desteğiyle birlikte de birçok ücretli/ücretsiz eklentiler ve temalar gün yüzüne çıkmaya başladı. Gördüğümüz kadarıyla wordpress sistemini kullananlar tema bakımından en fazla kişisel blog temalarını tercih ediyorlar. Biz de sizin için, en çok kullanılan WordPress temalarından Bir Hayal Alemi temasını ele alacağız. Temanın kurucusu Niphell olup sizlere 2 sütunlu ve görsel olarak şık bir tema hazırlamış.

Tema mor renk sevenler için sade ve göz yormayan özelliği ile ziyaretçilerin online olma süresini artırıcı bir etki bıraktığı kesindir. Tatlı ve hoş sidebar özelliği ile bir çok özelliği barındırıyor. Küçük resim eklemek özel alanı kullanmanız gerekir ve özel alan resim yolunu belirtmeniz gerekebilir. Kullanışlılık bakımından WordPress kullanmaya yeni başlayanlar için biraz sıkıntı yaratabilir.

Temanın diğer bir kötü yanı ise manşet alanına en az 5 yazı girilmeden aktif olmamasıdır fakat web sitesini sürekli güncel içerikler ekleyen kullanıcılar için bunun pek önemi de yoktur. Header alanından kullanıcıyı kaydı yapılabiliyor olması kullanıcılara ekstra bir kolaylık sağladığı söylenebilir. Sidebar tasarımı sayesinde, tek bir bileşen yardımıyla kategorilere, yorumlara ve popüler yazılara kolaylıkla ulaşabilirsiniz. Birbirinden güzel özellikleriyle bu temayı kullanmak için belirttiğimiz linkten temaya ulaşabilirsiniz.

Mart 11, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

GERÇEĞİN KEŞFİ

Bu gerçeğin bütün yönleriyle keşfedilmesi hiç de kolay olmadı. Uzun bir serüven ve pek çok bilim insanının gayretleri ile ortaya kondu. 1772 yılında Joseph Priestley adlı bilim insanı yeşil bitkilerin kirli havayı temizlediğini yaptığı deneyler sonucu fark etti. 1779 yılında Yan Ingenhaus, bunun ışık sayesinde gerçekleştiğini ispatladı. Böylece yeşil bitkiler ile güneş arasında bir ilişki olduğu anlaşıldı. 1782’de Senabier adlı bilim insanı, yeşil bitkilerin havayı temizlerken havadaki karbondioksiti kullandığını ortaya koydu. Sasür isimli bilim insanı ise 1804’te yeşil bitkilerin oksijen üretirken topraktan aldığı suyu kullandığını ispatladı. Bu araştırma ve buluşlar bin dokuz yüzlü yıllarda da sürdü.

Sonunda anlaşıldı ki ağaçlardaki o güzelim yapraklar, sadece bir süs değilmiş. Bunun yanında pek önemli görevleri de varmış. Yaprakların yeşil olması, içinde barındırdıkları klorofil olarak adlandırılan oksijen fabrikalarından kaynaklanıyormuş.

TEMİZ HAVA=BOL OKSİJENLİ HAVA
Biliyorsunuz, temiz hava, bol oksijenli hava demek. Bilim insanlar, yıllar süren sabırlı çalışmaları sonucunda şu gerçeği keşfettiler: Diğer canlılar gibi bitkilerde beslenmeden, temiz hava almadan yaşamını devam ettiremezler. Bütün canlılar için gerekli temiz hava besin, bitkilerin yapraklarında üretiliyor.

—————————

Mart 10, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Gülme Krizine Sokan Video

Gülme Krizine Sokan Video

Kocasından gördüğü şiddet sonrası eşinden ayrılan Kamile Hanım, kaynanasının dayak yemesine ses çıkarmamasını sert sözlerle eleştirdi. ‘Kaynanam, ‘Ne olmuş iki tokat, bir tekme yemişsen’ diyordu. Böyle bir şey olur mu?’ diyen Kamile Hanım’ın bu sözleri üzerine programa telefonla bağlanan Hatice Hanım, Kamile Hanım’ı eleştirince olanlar oldu.

Mart 9, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Sultan 3. Selim’in şiirlerinden …

Sultan 3. Selim’in şiirlerinden …

Saltanatın gelip geçici olduğunu anlatma sadedinde:

Bağ-ı alem içre zahirde safadır saltanat
Dikkat etsen manevi kavgaya cardır saltanat
Bu zamanın devletiyle kimse mağrür olmasın
Kam alırsa adl ile ol dem becadır saltanat
Kıl tefekkür ey gönül çarhın hele devranını
Ki safa ise velev ekser cefadır saltanat
Bu cihanın devletine eyleme hırs ü tama’
Pek sakın İlharni zira bi-bekadır saltanat

Bağ-ı iilem içre: A.lemde
Ziihirde: Görünüşte
Cilr: Çeken, sürükleyen, yardım eden
Kiim: Maksad, murad
Becii: Layık, uygun, yerinde, münasip
Tefekkur. Düşünmek
Çarh: Felek, gökyüzü
Hırs: Şiddetli istek, gözü dönmüşçe sahip olma arzusu
Tama’: Doymazlık, aç gözlülük
Bi-bekii: Ölümlü, sonlu, devamsız

Allah’ın önünde aciz bir kulolduğunu, padişahlık gururu
duymadığını ifade sadedinde:

Şükür kim olmışuz can ile kulı
Olur mı hiç devlet bundan ulı
Çü Sen’sün kullarınun padişahı
Sen’in lutfunla avf olur günahı

Peygamber Efendimiz’e (salllallahü aleyhi ve sellem)
muhabbet ve övgü sadedinde:

İki alem serveridir
ol Muhammed Mustafa
Mürsel-i ins ü peridür
ol Muhammed Mustafa
Vaktini idrak ideydüm
Payına yüzler süreydüm
Veeh-i pakini göreydüm
ol Muhammed Mustafa
Ah zamanunda olaydum
Gazveye bile gideydüm
Ben de çok rif’at bulaydum
ol Muhammed Mustafa
Bendedür İlhami candan
Lutfun ümmid eyler’andan
Hıfz ide anı ziyandan
ol Muhammed Mustafa

Mürsel-i ins ü peridür: İnsanların ve cinlerin peygamberidir
Gazve: Efendimiz’in bizzat iştirak ettiği savaşlar,
Rif’at: Yükselme
Vech-i pakini: Pak yüzüne
Hıfz ide: Korumak

——————–

Mart 7, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

The Snowflakes

Orhan BİLİR

The snowflakes have the wings. Their wings are made of light, poem or song. They aren’t water, soap or foam. They are mercy from the Creator. Theya re not handmade, they are heartfelt. Each of the snowflakes is a wonder of art. They make a swing in the sky. Sometimes theyare real but sometimes they’re imagination.

They head thousands of years in the imagination. But they go onthe life where they stop. They don’t dropbut they land gently to the ground. AIso they fly in the sky happily. They know the place where they land very well. They set off to the light hearts. Theyare delivered to the addresses slowly with care.

They are our guests from the s ky. They visit us as a guest in our villages, our towns and our cities. Our gardens host lots of snowmen. They give us hope and we dream of snow. We play snowballs and write diary of snow. And also we read the snow stories and tell the tales of snow.

When the snowflakes cover the ground, they make the words strong, they make the writings strong. And they heat the hearts of the letters. They give peace and harmony to the words. All the colors are made happy with the innocent shade of the white.

The snowflakes are the untold words and unwritten writings. Each of them has a big world. They have a nice past and a future. Once they were the drope of the rain. They flowed into the streams and gave life to the little plants.

They grew up and became a lake and a sea. After that they vaporized and turn into the clouds and then water. They accompany the sun and they wanted to have the most beautiful shape. It was told to be and it was!

To become a snowflake, it is needed to know how to burn in the snow, how to freeze in the cold. When the time comes it is needed to know to drip from the best time.

Do you think we can write our dreams on the ground? Or which dream can be as beautiful as the snowflakes. When it snows, it is impossible to keep the children inside. Who can keep the children away from the snow outside? What else can make us happier than the snow?

There is no doubt that this joy; this happiness and this beauty come out of the snow …

Mart 7, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Yükseklere çıkıldıkça nefes almak neden güçleşir?

…insan yaşayabilmek için oksijen ve hava basıncına ihtiyaç duyar.
Soluk almamız ise havadaki oksijenin, akciğerlerimizdeki hava keseciklerine
girmesiyle mümkün olur.

Ancak yükseklere çıktıkça,
Dünya’nın atmosferi inceldiği için atmosfer basıncı, dolayısıyla
da kan dolaşımına giren oksijen miktarı düşer. Bunun sonucunda
nefes almak zorlaşır. Böyle bir durumda akciğerin hava kesecikleri
daralıp büzülürken, göğüste boğuluyormuş ve nefes alamıyormuş
gibi bir his oluşur. Eğer kandaki oksijen vücudun ihtiyacı olandan
daha az olursa, vücutta birtakım rahatsızlıklar ortaya çıkar.
Dolayısıyla bizim böyle bir yükseklikte yaşayabilmemiz için oksijen
desteğine ve özel giysilere ihtiyacımız olur. Deniz seviyesinin
5.000-7.500 m yukarısında olan bir kişi, nefes alma güçlüğü
nedeniyle bayılarak komaya girebilir.

Mart 6, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Telefon Hakkında en İlginç 10 Gerçek

Telefon hakkında en ilginç on gerçek

Johann Philipp Reis’ın 1861’de icat ettiği müzik telgrafı, telefonun atasıydı. Bu icadın 150. yılında onu bu on ilginç bilgiyle kutluyoruz..

1- BAŞLANGIÇ: Reis’in 1861’de yaptığı müzik telgraf tıpkı bir telefon gibi çalışıyordu. Tek bir ciddi farkı vardı: Ses iletimi ancak tek yönde gerçekleşebiliyordu. Aktarılan ilk cümlelerden biri “At, salatalık salatası yemiyor,” idi.

2- ESKİ AHLAK: Bir zamanlar önceden sözlü ya da yazılı izin almadan başkasına telefon etmek kabalık sayılırdı. Tek istisnası tanıdıklardı.

3- İLK ÖDEMELİ TELEFON: Dünyanın ilk halka açık telefonu ABD’de Hartford/Connecticut’ta açıldı. Makineye konuşma bittikten sonra para atılıyordu.

4- SÜREKLİ MEŞGUL BAYANLAR: Neden en iyi telefon operatörleri hep kadındı? Aslında cinsiyetçi değil de çok teknik bir açıklaması var. Frekans bandı çok sınırlı olduğundan, daha rahat duyuluyordu.

5- PAHALI NUMARA: 666·6666: işte dünyanın en pahalı telefon numarası. 2006’da açık artırmaya çıkarılan bu numarayı Katar Arap Emir’i 2 milyon avro gibi şaşırtıcı bir rakam ödeyerek satın aldı.

6- KISA KES: Almanya’da 1930’la 1970 arasında tüm ankesörlü telefonlarda “kısa kes” levhası asılıydı. Çünkü hem kişisel bağlantıların sayısı azdı hemde yerel çeğrılara 1980 yılında başlanabilmişti.

7- HOLLYWOOD TARZI: Hitchcock’un “Dial M for Murder” adlı filminde telefon ilk defa başroloyuncusu oldu. E.T. ise neredeyse 309 yıl sonra evini arayabildi. 2002’de ise Colin Farreli’a telefon kulübesinde söylenen şey “sakın telefonu kapatma” oldu.

8- TELEFON OPERATÖRÜNÜN SONU: 1891’de Almon B. Strowger elektromekanik iki yönlü seçicinin patentini aldı. Strowger Anahtarı bugün otomatik çalışan telefon sisteminin atası kabul ediliyor.

9- CEZA GELİYOR: Telsiz telefonlar eski telsiz standartlarından CT1 ve CT2′ nin mobil frekanslarını engelleyebildiğinden, 1 Ocak 2009’dan bu yana Almanya’da kullanılmaları resmen yasak. Aksi takdirde 1000 avro ceza söz konusu. Yine de pratikte bu dalgaları önlemek mümkün değil.

10- İLK MOBİL TELEFON: 33 santimetre uzunluğunda ve 800 gram ağırlığına sahıp olan Motorola DynaTAC 8000X (1983) gerçekten “taş” gibi bir telefondu. Sadece bir saat görüşme yapabilmesine ve 3995 dolarlık yüksek fiyatına rağmen dünyanın ilk mobil telefonu yüz bin satışa ulaştı.

————————-

Mart 5, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

PSİKOLOJİK TEST

Her gün düzenli olarak;
a) dişlerimi fırçalamam.
b) dişlerimi bir defa fırçalarım.
c) dişlerimi üç defa fırçalarım.

Şeker, çikolata, dondurma gibi yiyecekleri,
a) sürekli yerim.
b) bazen fazla kaçırdığım olur.
c) çok az yerim.

İçeceklerin çok sıcak veya çok soğuk olmasına
a) hiç dikkat etmem.
b) dişim sızladığı zamanlarda dikkat ederim.
c) çoğu zamandikkat ederim.

Ceviz, fındık gibi sert kabuklu yiyecekleri
a) dişlerimle kırarak yerim.
b) genellikle bir ôlet kullansamda bazen dişimle kırarım.
c) kesinlikle dişimle kırmam; çünkü dişlerime zarar verebilir.

Asitli içeceklerin dişlerime zarar verdiğini,
a) biliyor olmamarağmen içmeyedevamederim.
b) bildiğimden az içmeye gayret ederim.
c) bildiğim için içmemeye çalışırım.

Senede bir defa dişlerimin kontrolü için diş doktoruna,
a) gitmek gibi bir adetim yoktur.
b) gitmem gerektiğini bilsem de bunu uygulamada başarılı olduğum söylenemez.
c) gitmem gerektiğini bildiğimden mutlaka giderim.

Dişim ağrıdığında,
a) diş doktoruna gitmekten korktuğu m için bu durumu aileme söylemem.
b) diş doktoruna gitmekten korktuğum için ağrı dayanılmayaeak hale gelinceye kadar aileme söylemem.
c) hemen ailemle paylaşırım. Çünkü benim için diş doktoruna gitmek, korkulacak bir durum değildir.

Dişim ağrıdığında ne kadar erken doktora gidersem bunun dişimin sağlığı açısından o kadar iyi olduğunu,
a) bilmiyorum.
b) biliyorum: fakat dişçiye gitmekten çekindiğim için hep erteliyorum.
c) biliyorum ve dişim ağrıdığında vakit kaybetmeden diş doktoruma gidiyorum.

A şıkkıçoğunlukta olan sevgili arkadaşlar; üzülerek söylemeliyim ki verdiğiniz cevaplardan dişIerinize
yeteri kadar önem vermediğiniz anlaşılıyor.Dişlerimiz vücudumuz için çok önemlidir. Dişlerimize
iyi bakmamamız hem dişlerimizde hem de vücudumuzda bazı hastalıkların oluşmasına sebep olur.
Bu yüzden öncelikle dişlerimizin günlük bakımınıyapmalı, daha sonra da doktor bakımı yaptırmalıyız.
Bu konuya biraz daha önem göstermeniz ve pırıl pırıl parlayan bembeyaz dişlere sahip olmanız
dilekleriyle …

B şıkkı çoğunlukta olan sevgili arkadaşlar; diş sağlığının öneminin farkında olduğunuz fakat gerekli
tedbirleri yeteri kadar almadığınız anlaşılıyor. Diş sağlığınız için günde üç kez dişlerinizi
fırçalamalı, dişlerinize zarar verecek şekerlemelerden ve asitli içeceklerden uzak durmaya ca-
Iışmalısınız.Ayrıca dişlerinizi tedavi ettirme noktasında gereksiz korkuları bir kenara bırakmanız
sizin için daha iyi olacaktır. Sağlıklıgünler dilekleriyle …

C şıkkı çoğunlukta olan sevgili arkadaşlar; dişlerinizin hastalanmaması için bütün önlemleri alan,
hastalandığı durumda da hemen tedavisini yaptırmaya çalışan ve büyük ihtimalle de inci gibi
dişlere sahip olan bireyler olduğunuz anlaşılıyor. Diş sağlığınıza önem vermeniz ve bu konuda
titiz davranmanız çok güzel. Sağlıklıgünler dilekleriyle …

————————————-

Mart 2, 2012 tarihinde yayınlandı tarafından denetim

Türk Lirasının Yeni Simgesi

İşte TL Simgesi

Uluslararası alanda tanınabilmek için, merkez bankası tarafından hedeflenen liranın simgesi belirlendi. Bu tasarımın Türk ekonomisine olan güven ve istikrarı temsil edeceğini belirten Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, “Simgenin çıpaya benzemesi TL’nin kıymet saklama aracı olarak güvenli bir liman haline geldiğini vurgulamaktadır.” dedi.