tarihinde yayınlandı 7 Yorum

NEDEN DİYE SORMADAN ÖNCE

NEDEN DİYE SORMADAN ÖNCE

Tuba Yımaz         Ne gariptir hayat dedikleri… Sürekli bir kargaşa bir telaş bir yorulma hali. Hep şikayet eder insan ‘neden ben’ der durur daha bir karmaşık hale getirir durumu. Hiç iç muhasebe yapmadan sorgular durur. Bazen bu sorgulama çok ileri boyutlara da varabilir.

İnsanın bir denge hali vardır muhakkak. Bunu altüst eden pek çok faktör mevcut ne yazık ki. Aslında bunlara altüst etme hakkını veren yine kendisidir.merkezini iyi seçmeli insan en mükemmel olanı en kusursuz olanı koymalıdır bu yere. Yanlış ve gereksiz bir merkezi olursa hüsrana uğraması kaçınılmazdır. Yönelmesi gereken tek varlık vardır.

O onu ne üzer ne mahcup eder. Ama insan hep doğruyu ararken yanlışa tutulur. Bazen bilerek bazen bilmeyerek medet umar tutulduğu şeyden. Oysa biraz tefekkür etmek gerekir. Neden ben demek yerine daha iyi ne  yaparsam böyle olmazdı demeli şöyle bir gözden geçirmeli kendini.

Gelip geçici şeylere bağlanmak acı ve ızdırap verir. Rabbine yönelirse insan dara düşmez her daim muvaffak olur. Şefkati sonsuz birine sığınmak gibisi yoktur. Bu nazarla bakarsa acısı da hafifler o acının etkileme boyutu da değişir. Yanlış yerlere müracaat etmek çözümsüzlükten başka birşey vermez. Yeri geliyor en yakın dostumuz bile bizi üzüyor ve hayal kırıklığına uğratıyor ya da  bir başka sevdiğimiz. Ancak şunu karıştırmamak gerek insan yalnız kalamaz.

Dolayısıyla çevresinde hep birileri olacaktır fakat bunlara yüklenen misyonun belli bir sınırı olmalıdır. Hayatımızda hepsinin bir yeri vardır. İçi içe geçmiş halkalar gibi düşünürsek en merkezi noktaya Allahı koymak gerekir. Ondan sonra gelmelidir anne baba eş arkadaş kardeş, yaradandan ötürü sevmelidir seven kalp. O zaman rahata ve huzura kavuşur, daha bir anlam kazanır her şey…

Tuba YILMAZ
10.06.2012

tarihinde yayınlandı

Ezo Gelin Çorbası

 

Benim canım dedem hasta mı olmuş? Çorba yaparım ben ona. Oda bana güzel hikayelerinden birini anlatır. Mesela Ezo Gelin’in hikayesini. ..

ezo gelin corbasi      Bu grip dört mevsimi birden mesken tutmuş arkadaşlar. Kış gelir öksürük başlar, bahar gelir hapşırık zıplar! Şimdi de benim pamuk dedem hasta.

Babam kaptığı gibi onu evimize getirdi tabii. Temelli bizde kalsa çok güzel olacak ama istemiyor ki. Bahçesinde sebze-meyve yetiştiriyor. Bize de “Siz apartmanda oturuyorsunuz, bir bahçeniz bile yok.

Ben orda sıkılırım.” diyor. Bahçemiz olmasa da bize geldi işte. Hastalıktan yüzü sararmış. “Pamuk sakalların grileşmiş dedeee!” diyorum, gülüyor. Onu güldürmek için uğraşıyorum hep.

Yalnız kalınca ağrılarını daha çok hissediyor. Çorba da yaptım. (Annem mi bana yardım etti, ben mi ona yardım ettim anlamadım ama.) Çorbamızın ismi Ezogelin.

Devamı…