tarihinde yayınlandı

Doğum fobisiyle baş edilebilir

Doğum fobisiyle baş edilebilir

Gebelik Fobisi     Hamile kadınlar bekledikleri minik misafirin özlem ve mutluluğunu tatlı bir telaşla yaşıyor. Fakat bazıları, doğuma kadar olan bu zaman dilimini ‘tokofobi’yle geçiriyor. Yunanca ‘doğum korkusu‘ anlamına gelen tokofobinin belirtileri arasında doğum yapma, doğum esnasında yaşanacak acılar ve sağlık problemlerinden yoğun bir şekilde korkmak yer alıyor.

Hatta pek çok kadın tokofobi yüzünden gebeliğini erteliyor. Yapılan araştırmalara göre kadınlar, bebekleri ya da kendilerinin sağlığına bir şey olacağından, doğumda ölmekten, bebeği kaybetmekten, sağlık ekibinin yarılış ya da eksik çalışmasından korkuyor. Bu korkunun altında ise kişilik yapısı, kaygı düzeyi, çevresel faktörler ve deneyim gibi etkenler yatıyor.

Zira küçük yaştan itibaren arıne, akraba, komşu ve arkadaşların anlattığı korkunç doğum hikayeleri pek çok kadını doğumdan korkar hale getiriyor. Uzman Klinik Psikolog Göksu Telmac, gebelik düşünen kadınlara bu süreci güvendikleri bir kadın doğum uzmanı ile yürütmelerini tavsiye ediyor. Korkunç doğum hikayelerinden ise uzak durmalarını istiyor.

e.kaya@zaman.com.tr

tarihinde yayınlandı

Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntılar – Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntının Nedenleri

Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntılar – Kadınlarda Fizyolojik (Doğal) Akıntının Nedenleri

Kadınlarda Fizyolojik AkıntıKadınların kadın doğum uzmanlarına başvurma sebeplerinden en yaygın olanı vajinal akıntılardır. Evli veya bekar olan kadınlarımızın hiç olmasa yılda bir veya iki kez karşılaştıkları yaşamlarını olumsuz yönde etkileyen akıntıların sebepleri epeyce fazladır. Özellikle genç kızlarda ergenlik dönemlerinde görülen ve daha çok menopoz dönemine girmiş olan kadınlarda görülen akıntılar doğal (fizyolojik), iltihapsız akıntı olarak adlandırılır. Herhangi bir sebebe bağlı olan ve enfeksiyon sonucu ortaya çıkan akıntılar fizyolojik olmayan akıntılardır.

 FİZYOLOJİK(DOĞAL) AKINTILAR

Fizyolojik akıntılar, hiçbir nedene bağlı olmadan kendiliğinden meydana gelen doğal akıntılardır. Bu akıntılar genellikle kokusuz ve şeffaftır.Çoğu zaman cinsel ilişki sırasında yanma ve kaşınma ve ağrı gibi sorunlar oluşturmaz. Yalnızca bu akıntıların olumsuz bir yönü diyebileceğimiz devamlılık süresinin 1-2 yıl gibi uzun bir süreyi kapsamasıdır.

Bazı zamanlarda bu akıntıların durumu biraz değişebilir. Özellikle kadınların yumurtlama dönemlerinde biraz daha şiddetli olabilir ve daha da sıvılaşabilir. Hatta çoğu zaman kadınlar iç çamaşırlarının aşırı ıslaklığından endişeli ve şikayetçidir. Kadınların yumurtlama dönemlerinde bu sıvının değişik bir hal alması bu bölgeden spermin rahatlıkla geçip yumurtaya ulaşımını sağlaması içindir.

Adet dönemine giren kadınlarımızın vajinasında koku hissedilebilir ve bugüne kadar gelen akıntının rengi biraz da olsa koyulaşabilir. Bunun nedeni ise; adet görmeye sebep olan hormonların yarattığı etkidir.

Bu tür akıntılarda eğer zaman içerisinde gözle görülür bir artış olursa, yapısında değişiklik meydana gelirse ve enfeksiyondan şüpheleniliyorsa eğer vajinal bir muayene gerekebilir. O zaman hiç beklemeden bir doktora başvurulmalıdır.