tarihinde yayınlandı

Hanefi Fakihi Ebu Yusuf

Büyük Hanefi fakihi

   Ebu Yusuf Hanefi mezhebiHz. Ebu Yusufnin imamı Ebu Hanife’den sonra gelen büyük Hanefi fakihidir. Adı Ya’kub b. İbrahim el-Ensari’dir. Irak bölgesinin fakihi kabul edilen Ya’kub 113/731 yılında Küfe’de doğdu. Yusuf adlı bir oğlu bulunduğu için Ebu Yusuf lakabıyla meşhur oldu. Ailesi fakirdi ve Ebu Hanife’nin yardımıyla ilim tahsiline başladı.

Ata b. es-Saib, Muhammed b. İshak b. Yesar ve Leys b. Sa’d gibi büyük hadisçilerden hadis okudu ve hadis hafızı oldu. Ebu İshak es-Şeybani, Süleyman et-temimi, Yahya b. Said el-A’meş gibi fakihlerden ders dinledi. Ibn Ebi Leyla’run önemli fıkhi problemlerde İmam-ı Azam’ın içtihadlarına başvurduğunu görünce, ondan ayrılarak Ebu Hanife’nin derslerine devam etmeye başladı. Onun usulünü benimseyerek ‘müctehid’ payesine ulaştı.

Ebu Hanife onun için şöyle demiştir: “Hem baş kadılığa hem fetva makamına layık iki talebem vardır. Bunlar Ebu Yusuf ile Züfer’ dir.” Ebu Hanife’nin derslerine onaltı yıl devam eden Ebu Yusuf, bu arada Küfe’ye gelen ünlü tarihçi Muhammed b. İshak’tan İslam tarihi (meğazi) okudu. Ebu Hanife’nin 150/767 yılında vefatı üzerine Bağdad’a geldi. Halife Mehdi tarafından kadı tayin edildi. Hadi ve Harun er -Reşid devirlerinde de kadılık yaparak ilk defa ‘Kadi’l- Kudat (baş kadı)’ ünvanını aldı. Onaltı yıl bu görevi ifa ettikten sonra 183/798 yılında vefatı üzerine yerine oğlu Yüsuf kadı tayin edildi.

Ebu Yusuf güçlü hukuk mantığı ve ince zekasıyla kendisine gelen fıkıh problemlerini rahatlıkla çözüyordu. Bir gün Harun er-Resid, “Bu gece ülkemde yatarsam benden üç talak ile boş ol.” dediği için hanımı Zübeyde’yi boşadı. Fakat sonradan pişman olarak alimlerden fetva istedi. Ebu Yusuf, Kur’an’daki bir ayete dayanarak “Camilerde yat, çünkü camiler senin değil Allah’ındır.” dedi.

İmam Ebu Yusuf içtihadlarında hadis’e önem vermekle birlikte, daha çok re’ye bağlı idi. Hakkında nass bulunmayan meselelerde sahabe’nin sonra da Ebu Hanife’nin içtihadlarına başvurur, eğer bunlarda bir çözüm bulamazsa, kendi re’yı ve kıyası ile hareket ederdi. Hanefi fıkhı, Ebu Yusuf sayesinde yaygınlaşmıştır. Çünkü o, kadılık görevini üstlenmekle Hanefi mezhebinin bizzat uygulanmasını sağlamıştır. Kadılığı sırasında halkın çözülmesi gereken problemleri ile karşı karşıya gelmiş ve bunlan çözme yollannı araştırmıştır. Bu yüzden onun istihsanları ve kıyasları bizzat hayattan alınmıştır.

Ebu Yüsuf’un bilinen eserleri şunlardır: İhtilafü’l -Emsar, Edebü’l- Kadı ala Mezhebi Ebi Hanife, Kitabu’l-emali fi’l fıkh, Kitabü’l- Büyü’, Kitabü’l -Cevami, Kitabü’l -Hudüd, Kıtabü’I -Harac

tarihinde yayınlandı

Su Döngüsü ve Hayat

Su Döngüsü ve Oluşumu         Su döngüsü ve hayat Allah insana birçok konuda bilgi ve imkan vermiştir. Örneğin günümüzdeki teknoloji sayesinde, pek çok şeyin oluşumu laboratuvar ortamında izlenebilir. Ancak öyle temel olaylar vardır ki, bunların oluşumunu insanlar ne laboratuvarlarda izleyebilir ne de bunu sağlayabilirler. Bu büyük nimet, dünyanın büyük bir kısmını kaplayan ve en temel ihtiyaçlarımızdan biri olan ‘su‘ dur. Su, dünyanın oluşumu sırasında bir defaya mahsus olarak oluşmuş, ardından oluşum devresi son bulmuştur.

 

Havada serbest halde dolaşan iki molekül olan hidrojen ve oksijen gazının bir araya gelerek su‘yu oluşturabilmeleri için atomlarının çarpışmaları gerekir. Çarpışma sırasında hidrojen ve oksijen moleküllerini oluşturan bağlar zayıflar ve bu molekülleri oluşturan atomlar yeni bir molekül olan su‘yu (H20) meydana getirmek üzerem birleşirler. Söz konusu çarpışma ancak çok yüksek bir sıcaklıkta ve yüksek bir enerji seviyesinde meydana gelir. Şu anda yeryüzünde su‘yun oluşumuna olanak sağlayacak kadar yüksek bir ısı yok. Bu sebeple su‘yun oluşumu imkansız. Dünyada var olan su, dünyanın oluşumu sırasındaki yüksek sıcaklık sonucunda oluşan su’dur. Bu su‘yun miktarında hiçbir zaman bir değişme olmaz. İçtiğimiz, kullandığımız, yaşamımızın bir parçası olan su her zaman aynıdır. Yeryüzündeki su döngüsü sebebiyle buharlaşan sular, yepyeni tazelenmiş olarak bulutlardan bize geri dönerler. Allah bu gerçeği ayetleriyle haber vermiştir: “Şimdi siz, içmekte olduğunuz suyu gördünüz mü? Onu sizler mi buluttan indiriyorsunuz, yoksa indiren Biz miyiz?” (Vilia Süresi, 68-69).

Eğer Rabb’imiz yeryüzünde hazır olarak var ettiği suyu kurutup giderse, onu geri getirmeye güç yetirebilecek hiçbir varlık bulunmuyor. Eğer Cenab-ı Hak, bulutlara çektiği suyu bir daha indirmese, onu yeryüzüne geri indirebilecek bir güç yok. Nimetlerin tümü Yaradan’ındır. İnsana sürekli olarak ikram edip sunan, yoktan var eden, üstün güç sahibi olan Yüce Allah’tır.

“Biz gökten belli bir miktarda su indirdik ve onu yeryüzünde yerleştirdik; şüphesiz Biz onu (kurutup) giderme gücüne de sahibiz.” (Müminün Süresi, 18)

tarihinde yayınlandı

Manzara Resimleri

Manzaralar ve Doğa Resimleri
Dünya’nın ve Ülkemizin doğal güzelliklerini gösteren, baktıkça “ye! men” diyeceğiniz  manzaralar ve doğa resimleri için doğru adrestesiniz.
Manzara Resimleri dünyanin her yerinden en güzel manzaralara resimleri keyifle izleyin bilgisayarınıza yada telefonunuza indirin…